Adil Olana Giden Yol, Kararlılıkla Başlar.
Her adımda sizin yanınızdayız!

Hayata Kast, Pek Kötü ve Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma

Evlilik, birçok insan için hayatlarının en önemli dönüm noktalarından birisidir. Ancak, bazı durumlarda evlilik ilişkileri sağlıklı bir şekilde yürümemekte ve eşler arasında ciddi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi, eşlerin boşanma sebeplerini belirlerken, hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış gibi durumları özel olarak ele almaktadır. Bu yazıda, bu kavramların ne anlama geldiğini, hukuki süreçleri ve Yargıtay kararlarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

1. Hayata Kast

Hayata kast, bir eşin diğerine karşı öldürme niyetiyle hareket etmesini veya onun hayatına kastedilmesini ifade eder. Bu durum, kasten işlenen eylemlerle ortaya çıkar. Örneğin, bir eşin diğerine yönelik ölüm tehdidi savurması, intihara yönlendirmesi veya yaralı durumda olan eşin tedavi edilmesini engellemesi hayata kast kapsamında değerlendirilir. Kasten işlenmeyen, yani taksirle yaralanmaya neden olan davranışlar ise bu kapsama girmemektedir.

Örnek Yargıtay Kararı

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2018 tarihli kararında, davalı erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı ve bıçakla tehdit ettiği tespit edilmiştir. Bu durumda, mahkeme boşanma kararı verirken Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesine dayanarak hareket etmiştir.

2. Pek Kötü Muamele

Pek kötü muamele, bir eşin diğer eşe veya onun onuruna karşı haksız ve kasten uyguladığı davranışları kapsamaktadır. Bu tür davranışlar, eşin fiziksel ve ruhsal sağlığını tehdit eden, küçük düşürmeye yönelik eylemler olarak tanımlanabilir. Süreklilik aranmaksızın, eşe yönelik aşağılayıcı davranışlar pek kötü muamele olarak değerlendirilebilir.

Örnek Yargıtay Kararı

Yargıtay 2016 tarihli bir kararında, davacının sürekli fiziksel şiddete maruz kaldığı, davalının eşyaları kırdığı ve sürekli hakaretler savurduğu tespit edilmiştir. Bu durum, pek kötü muamele olarak kabul edilerek boşanma davasının kabulü yönünde hüküm verilmiştir.

3. Onur Kırıcı Davranış

Onur kırıcı davranış, eşin sosyal konumunu zedeleyen ve tecavüz niteliği taşıyan eylemleri ifade eder. Burada, eşin derin şekilde incitilmesi ve toplumda küçük düşürülmesi söz konusudur. Eşin, fiziksel şiddet, küfür veya hakaret gibi durumlara maruz kalması onur kırıcı davranış olarak değerlendirilebilir.

Örnek Yargıtay Kararı

Yargıtay 2023 tarihli kararında, boşanma talebinde bulunan eşin maruz kaldığı davranışların, karşı tarafın kişiliğine yönelik ağır derecede hakaret içerdiği ve bu durumun onur kırıcı olduğu tespit edilmiştir. Ancak, karşılıklı hakaretlerin alışkanlık haline gelmesi durumunda bu maddenin uygulanmayacağına da dikkat çekilmiştir.

Boşanma Davası Açma Süreci

Türk Medeni Kanunu'na göre, hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açma hakkı, mağdur eşin bu durumu öğrendiği andan itibaren altı ay ile sınırlıdır. Her halükarda, bu davranışların üzerinden beş yıl geçtikten sonra boşanma davası açma hakkı düşmektedir.

Affetme Durumu

Ayrıca, affeden tarafın bu sebeplere dayanarak boşanma davası açamayacağı belirtilmiştir. Yargıtay kararları, affedilen davranışların boşanma davası açısından dikkate alınmayacağını göstermektedir.

Sonuç

Hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış durumları, evlilik birliğini sona erdirme açısından önemli sebepler arasında yer almaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi, bu tür davranışların boşanma sebebi olarak kabul edilmesine olanak tanırken, aynı zamanda bu süreçlerde dikkat edilmesi gereken hukuki süreler ve affetme durumu gibi unsurları da düzenlemektedir.

Eşler, bu tür durumlarla karşılaştıklarında, hukuki destek alarak haklarını korumalı ve sürecin nasıl işleyeceği konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Boşanma süreci, duygusal olarak zorlayıcı olabileceği gibi, hukuki olarak da dikkatli bir şekilde yönetilmesi gereken bir süreçtir. Eşler, yaşadıkları durumu doğru bir şekilde değerlendirmeli ve gerekli adımları atmalıdır.